Türkiye’de anarşizm, 12 Eylül 1980 darbesinin ardından, özellikle de 1986 yılında Kara dergisinin yayınlanmaya başlamasıyla görünürlük kazanan, radikal bir sol harekettir. Öncesinde Türkiye siyaset sahnesinde anarşist hareketin bir gelenek ihtiva ettiği söylenemese de, Türkiye’de bir anarşist geleneğin oluşumuna dair “yüzyıllık gecikme”ye1 rağmen, Anadolu topraklarında anarşizmin tarihsel köklerine dair izlere rastlamak da mümkündür.23
Osmanlı döneminde anarşizme dair ilk belirtiler Ermeni entelektüeller
etrafında ortaya çıkar. Ermeni Devrimci
Federasyon’un öncül
isimlerinden Aleksandr Atabekyan tarafından 1895'te yayınlanan Hamanykh
(komün) dergisi, gerek anarşist felsefeye, gerek Ermeni devrimci
hareketine dair zengin bir içeriğe sahiptir. Aynı dönemde, Kıbrısizade
Osman Bey’in Fransızca eseri Socialisme et Anarchisme (1895) Osmanlı’da
yayınlanan ilk anarşist kitap olur.4
1910’da Haydar Rıfat tarafından yayınlanan Beynelmilel İhtilal Fırkaları
adlı eserde, “Anarşist Fırkalar” ve “Proudhon-Bakunin” başlıklı iki
makaleye yer verilir. Sıklıkla ilk Türk anarşist olarak kabul edilen
Baha Tevfik, Felsefe-i Ferd (1913) kitabında
yeni çağın anarşizme varacağını öne sürerek, ücretli kölelikten
sosyalizme, sosyalizmden de anarşizme ulaşılacağını belirtir.5
Anarşizme dair Türkçe ilk yazılı kaynak, çevirisi Ahmet Ağaoğlu
tarafından yapılan ve 1935 yılında yayınlanan Kropotkin’in Etika adlı
eseridir.6 Her ne kadar Cumhuriyet döneminin ilk yarısında anarşizmin
neden alternatif bir sol siyaset olarak görünürlük kazanamadığı üzerine
süregiden bir tartışma söz konusu olsa da,789 genel kabul
1980’lere kadar anarşizmin daha çok terör ve kaos ile eşdeğer görüldüğü
yönündedir.
1970'lerde sol görüş içerisinde Marxist ve sosyalist yaklaşımlar ağırlık
kazanırken, sol yayıncılıkta anarşizme dair ilginin sönük kaldığı
görülür. 1960’larda yayınlanan Yeni Ufuklar dergisinde anarşizm üzerine
makalelere yer verilirken, 1970'lerin başlarında
Proudhon’un Mülkiyet Nedir? kitabı
Türkçeye çevrilerek yayınlanır.10
12 Eylül 1980 darbesi, 1960’lardan itibaren Türkiye’de yükselişe geçen sol hareket için büyük bir kopuş teşkil eder. Darbe rejiminin yarattığı fiziki baskının yanında sosyalist görüşün yaşadığı kriz ile beraber sol cenahta yeni eğilimler ortaya çıkmaya başlar. Anarşizm, bu dönemde Türkiye siyaset sahnesindeki yerini alır.
İlk belirtiler, Türkiye’den önce Almanya’da, 12 Eylül darbesinden kaçarak buraya sığınan Türkiye kökenli göçmen topluluklarında görülür. Almanya’nın Tübingen kentinde, 1981 yılında Anarko adlı bir Türkçe dergi yayınlanmaya başlar. Aynı dönemde İsyan (1981), İsyan Bayrağı (1985), Anarşizm Bugün (1986) ve Doğrudan Eylem (1988) dergileri Almanya’da Türkçe anarşist yayınlar arasında yer alır. 1987’de Köln’de kurulan Liberter Yayınları anarşist kitaplar basar.11
1986 yılında yayınlanmaya başlayan Kara dergisi, Türkiye’de anarşist hareket açısından bir milat noktası olarak alınır. Henüz askerî darbenin şokunun atlatılamadığı ve solun bunalımdan çıkamadığı bir dönemde yayınlanan dergi, ilk etapta “anarşizm” yerine “liberter” tanımını kullanır. Bunun sebebi, anarşi kelimesinin genel algılanışına yönelik bir çekinceden ileri gelir:12
"Dergi çıkarken renkte bir sorun yoktu ama ‘anarşi’ kelimesinin kullanılmasında kafamız karışıktı. Trafik keşmekeşine ‘trafik anarşisi’, yumurtaya yapılan zamma ‘yumurta anarşisi’ , her türlü negatif olaya şu bu anarşisi denilen, darbecilerin dilinden yıllarca düşürmedikleri bir ‘terör ve anarşi ortamı’ gevezeliklerinin pek revaçta olduğu bir dönemdi. Soldan yeni kopmuşuz, otorite, birey, tahakküm gibi konularda kendi çapımızda keşiflerde bulunuyoruz ama ‘halkımız ne der’ gibi bir kaygımız da var bir yandan. Bir de tırsıyoruz, hiçbir toplumsal şemsiyemiz yok. İllegal örgütlenmeye karşıyız, legal alanda polis anarşiye ne kadar tahammül gösterir bilemiyoruz. Liberter kelimesi sokaktaki insana hiçbir anlam ifade etmese de bizi de bir kadar korur diyerekten kendimizi yazılı alanda böyle adlandırdık."13
Kara dergisini takiben, 1988 yılında Efendisiz, 1991 yılında Amargi,
1992’de Ateş Hırsızı ve 1994'te Apolitika dergileri yayın hayatına
başlar.14
Efendisiz dergisi yaklaşık bir sene içerisinde yayın hayatını
sonlandırırken, diğerleri 1990’lar boyunca farklı aralıklarla
yayınlanmayı sürdürür. İzmirli bir anarşist grup tarafından kurulan
Amargi, bir “anarşist platform dergisi” olarak tanımlanırken, Ateş
Hırsızı ise toplumsal devrimi hedefleyen bir çizgide ilerler. Ateş
Hırsızı aynı zamanda Zazaca ve İngilizce makalelere
de yer verir. Apolitika ise anarşistleri “politik bir merkez” etrafında
örgütleme arayışındadır.15
Türkiye’de anarşist görüş, sadece yayınlar etrafında örgütlenmez;
özellikle 90’lardan itibaren toplumsal hareketler de anarşizm ile omuz
omuza yol alır. 1990’ların yoğun militer atmosferi içerisinde,
olağanüstü hâl ve askerî müdahalelerin gölgesinde, Türkiye’de
antimilitarist hareketin örgütlenmeye başladığı görülür. Bu hareket, ilk
vicdani retçilerin beyanlarına ve Savaş Karşıtları Derneği’nin
kuruluşuna da sahne olur.16 Aynı zamanda LGBTİ,
feminist, ekolojist,
anti-otoriter hareketler de anarşist görüşle sürekli bir paslaşma
içerisindedir. Örneğin 1999’da Ankara’da bir grup anarşist tarafından
kurulan kültür kooperatifi, anti-militaristleri, vicdani retçileri,
ekolojistleri de bir araya getirir.17
Bu dönemde, toplumsal hareketlerin yanında, doğrudan anarşizm felsefesi
etrafında örgütlenen gruplar da ortaya çıkar. 1998’de Anarşist Gençlik
(AG), 2005'te Anarşist Komünist İnisiyatif (AKİ) ve Devrimci Anarşist
Faaliyet (DAF) kurulur.
2000’li yıllara gelindiğinde, anarşi kelimesi artık kaos ve terör ile eşanlamlı olmaktan çıkar ve bir siyaset felsefesi, bir eylem pratiği olarak görülmeye başlar. Bugün Türkiye’deki anti-otoriter ve yatay örgütlenme eğilimli pek çok siyasi hareketin anarşizmin 80’lerden gelen mirasıyla serpildiği gözlemlenir.18 Kürt hareketinden kadın hareketine, Emek sineması protestolarından Gezi’ye uzanan geniş bir yelpazede anarşist yaklaşımın izleri takip edilebilmektedir.
2021 yılında Devrimci Anarşist Faaliyet (DAF) kendini feshetti.1920
Bunun yanında İzmir212223, Eskişehir2425, Ankara26 gibi illerde anarşist inisiyatifler faaliyet gösterir.
2015 Suruç Saldırısı'nda ölen vicdani retçi ve Eskişehir Anarşi İnisiyatifi üyesi Alper Sapan,27 Türkiye'de anarşist mücadele uğrunda ölen ilk anarşist olarak kabul edilir.28293031
Orijinal kaynak: türkiye'de anarşizm. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Gün Zileli & Emine Özkaya, “Türkiye’de Anarşizm” http://www.gunzileli.com/2007/11/08/turkiyede-anarsizm/ ↩
Osmanlı’da Anarşizm – Sarayın Kapısına Dayanan Anarşistler: İtalyan İşçi Birliği , Meydan Gazetesi, 23. ↩
“Türkiye’de ‘anarşist aydın’ olmak” , Rıfat Saltoğlu, Mesele, 85, 2014. ↩
“Türkiye’de Yayınlanan Ön Dönem Anarşist Dergiler” , Can Başkent, Kültür Mafyası. ↩
Yavuz Atan, “Vicdani ret ve savaşkarşıtı hareketin kısa tarihi”, Türkiye’de Anarşizm, 2013, İstanbul: İletişim, ss. 155-171. ↩
"Türkiye'de Anarşist Yazının Gelişimi ve Siyahi Dergisi" , Ece Baykal, Marmara İletişim Dergisi 13, 2014, ss. 1-19. ↩
"Kara bayrağın Türkiye'de yirmi yılı" , Süreyyya Evren, Birgün, 20 Kasım 2006. ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page